5 Ekim 2024 Cumartesi

Su'bân-ı Derya (günlük tefrika anonsu)

 

 

    Günümüz Türkçesiyle;

 

    1607 Temmuz ayı ortaları, Şam illerinde bir salgın baş göstermiş idi. Kimileri bu belayı İsa Peygamberin doğumundan bu yana yetmiş altı yılda bir turunu tamamlayıp miladi on yedinci yüzyıl başlarında yirmi ikinci kez gökte beliren kuyruklu yıldıza yormuş, kimileri de İsfahan kentinden gelen Acem tüccarlarını sorumlu sayıp söz konusu felaketleri Halep kervansaraylarının başına sardığına inanır olmuştu. Doğu illerinde Osmanlı halkının deyimiyle olanca ölünün, gömüldükten bir süre sonra toprağı eşeleyerek mezarlarından çıktığı ve bazen evlerin avlularında, bazen de ıssızda gezer olup tüm bunlardan habersiz kimselerin canına kastettiği anlatılagelmişti. Yaşayanlardan olmayıp çürümesi ilerlediği halde bilinçsizce hareket etmeye devam eden olanca ölüye halk arasında "dirilen ölüler" dendi ve o andan itibaren kıyametin gelişi hayvan nesline malum, ifrit tayfasına ilham ve insanoğluna haber oldu.

    Ölü yığınlarını bilinçten yoksun halde hayata döndüren uğursuz salgın, Kuzey Afrika üzerinden Akdeniz ‘e ulaştığı sıralar adına Kara Haydar denen korsan reisi, Müslümanların “Deniz Ejderi” dediği, ecnebilerin ise “Kara Ejder” adını taktığı kadırgasındaki Kuzey Afrikalı ve Berberi Araplarından oluşan tayfasının isyanını bir avuç levendiyle bastırmakla meşguldü. Bu sunuş, Deniz Ejderi namlı Kara Haydar Reis ‘in seri halindeki macerasının başlangıcını ifade eder.


                                                    ----------------                                                    

 

    "O ilkin mahlûku yaratıp sonra da tekrar diriltecek olandır ki, bu ona göre (birinciden) pek daha kolaydır..." 

(Rûm suresi 27. ayet)


                                                    ----------------


                                         - YARIN BAŞLIYORUZ -

Su'bân-ı Derya #48